24 Temmuz 2015 Cuma

Şarköy: Bir şehrin hayatı ve ölümü

iki yıldan uzun süredir kendimi ait hissettiğim yegane şehre gidemiyordum. uzun süreli işsizlik, ardından iş hayatına adaptasyon falan derken azıcık adam olma emarelerini gösterip fırsat da bulunca gidiverdim. her neyse.

bu yazı benimle ilgili değil, şarköy ile alakalı.

yazı ve kışıyla iki farklı mevsimde bambaşka iki şehre dönüşürdü şarköy. bu kanıksadığımız ve açıkçası beklediğimiz de bir haldi. ancak bu son gidişimde gördüklerim şarköy'ün potansiyelinden uzaklaştığının ayaklı kanıtı oldu.

metrekare başına 3 aracın düştüğü, görüntü kirliliği yaratan billboardları ve sergi "şeyleri", estetikten uzak "çevre düzenlemeleri" ve daha pek çok saçma sapan değişiklikleriyle, koskoca şarköy, annesinin ayakkabılarını giyip makyaj yapmaya çalışan 5 yaşındaki kız çocuklarına benzemiş. ilk bakışta şirin gözüken, ancak son derece sevimsiz bir yer...

halbuki yüz senelik her yerleşim yerinin olduğu gibi, şarköy'ün hep kendine has bir dokusu vardı. çoğu devlet binası olmak üzere bir takım tarihi yapıları, sokakları, okulları vesaire... tabiki her şey dört dörtlük değildi. tüm yapısıyla belki biraz arada kalmış, ne olacağına karar verememiş, lümpen bir ilçe oldu hep şarköy. yine de bu haliyle bile bir noktaya kadar tolere edilebilirdi, ettik de.

ancak "büyüme" adı altında suni bir ivmeyle zorlanarak dikilen tonlarca beton, şarköy'ü potansiyeline yaklaştırmak bir yana, olabileceğinden daha da rezil bir noktaya geri çekmiş.

güzel şeyler de olmuş şarköy'de. düzenlemesi güzel yapılmış bir sahil şeridi bölümü ile kent müzesi gibi. ancak kanser hızlı yayıldığı için, umut da taşıyamıyor insan.

benim gönül bağım var, sevdiğim çok sayıda insanı da ancak orada görebiliyorum ve yine bir gün şarköy'e gideceğim kesin. ancak tüm bunlara sahip olmayan bir insan niçin şarköy'e gelir anlamıyorum.

belki artık şarköy benim değil, ancak yine de şarköy'e ait anılarım var ve kimse de bunu benden alamaz. her ne  kadar kalbimi kırsa da, en azından bununla teselli bulabilirim.

"and so we beat on, boats against the current, borne back ceaselessly into the past."

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder